29 Ocak 2014 Çarşamba

'Pembe' gösteren gözlükler

Bir silah düşünün.. Ateş etmiyor ama sürekli faal.  Zararsız görünür, ruhsatsız taşınır, kolay sahip olunur, zor vazgeçilir. Nedir? Tabii ki  Dacia marka bir otomobil değil.

Medya.   Herkesin kullanımına açık ama aslında herkesi kullanmaya vesile olarak kullanılan bir silah.
 Gözüme sokulmaya çalışılan şeylerin , eksik söylenen cümlelerden mütevellit yalanların, ama içeren cümlelerin amasız hallerinin, yalan olduğu halde tekrar metoduyla inandırılan gerçeğimsi olguların yatağı.

Nasıl ve nedeni ise çok uzun, ama özetlemeye çalışacağım. İnsan gördüğünü ve duyduğunu kolay benimser, hele ki kaynak olarak kendince güvendiği bir yere dayanıyorsa, herhangi bir haberin gerçeklik durumunu araştırma veya sorgulama gereği görmez. Örneğim, ATV'de yayınlanan haber bülteninde eğer Yunanistan batıyor , Türkiye ise güçleniyor denip Yunanistan'dan evsiz insan manzaraları, Türkiye'den de AVM'ler aynı ekranda belirtilip Türkiye Yunanistan'dan çok daha iyidir imajı uyandırılırsa, çok ama çok az insan sorgulama veya araştırma ihtiyacı hisseder.

Çünkü aynı kanalda Türkiye'nin ne kadar geliştiği, aslında yaşam standardımızın ne kadar arttığı gibi şeyler sıklıkla vurgulanmaktadır. Yani bu habere inanmanın alt yapısı zaten çoktan hazırlanmıştır. Buradan hareketle , izleyici kitlesi Yunaninstan'ın kötüye giderken bizim iyiye gittiğimize inanacak, tarihten gelen hasımlık duygularından dolayı milli duygular okşanacak, ve bu durumu bizlere yaşatan hükumet tebrik edilecek, yüceltilecektir.

Kendi içinde gayet tutarlı, sistematik ve mantıklı bir döngü.

Aynı haber bültenleri, Yunanistan'da asgari ücretin 900€ olduğundan , kredi derecelendirme notunun Türkiye'den iyi olduğundan, insanların günde 6 saat çalıştıklarından ve mutluluk düzeyinin çok yukarılarda olduğundan, Atina'daki metro ağının Avrupa'nın en gelişmiş metrolarından birisi olduğundan, ortalama yaşam süresinin Türkiye'den çok daha uzun olduğundan asla bahsetmezler. Çünkü bunlardan bahsetmek , asla söz konusu kitlede istenen etkiyi yaratmaz, yani milli duyguları okşamaz ve hükumete duyulan sevgi ve saygıyı arttırıcı rol oynamaz.

Bir diğer husus, yıllardır televizyonlar enflasyon %9, artık tek haneli deyip durmakta. Bunu başaran tek ülke Türkiye gibi davranmakta. En çok izlenen kanalları izleyen birisi, enflasyonun çok az olduğunu, paranın kıymetli olduğunu, emeğinin karşılığını aldığını, %5'lik maaş zammı oranının iyi olduğunu, Türkiye'nin enflasyon bakımından Dünya'nın en iyi ülkelerinden birisi olduğunu rahatlıkla düşünebilir. Aksini düşünen bir iki akşam ATV, Kanal D gibi kanalların haber bültenlerini izleyebilir.

Ancak yine aynı televizyon, aslında kabul edilebilir enflasyon oranının %3 olduğunu, %3 üzerindeyse ekonominin iyi olmadığını, uluslararası piyasalarda güvenirlilik sağlayamadığını, enflasyon sepetinde ki 427 ürünün çoğunun zamlanması zaten zor olan ürünler olduğunu, bireysel enflasyon sepetleri hesaplandığında oranın hala %12 seviyelerinde olduğunu, özellikle dövize bağlı ürünlerde enflasyonun çok daha fazla olduğunu asla dillendirmez. Örneğin, 1 yıl önce 59 bin Tl'ye alınan otomobil bugün 81 bin Tl'dir, ancak bunlar dillendirilmez.

Sadece inandırılmak istenen söylenir, insanlar yönlendirilir, zihinler kodlanır ve ülkede at koşturmaya devam edilir.

Medyaya göre uluslararası alanda çok güçlü bir ülke olmuşuzdur, ancak Adana'da ABD egemenlik haklarımıza tecavüz etmektedir, bu kısım dillendirilmez.

Hala kredi derecelendirme notlarımız Yunanistan düzeyinde bile değildir, ama güç olmuşuz gibi lanse edilir.

ABD'ye gidilmeden hiç bir seçim yapılamaz, tezkere kararları alınamaz, ama biz güçlüyüzdür.

IMF'ye borç para verdik denilir, ancak IMF 'nin kendi yasalarına göre zaten borç vermek zorunda olduğumuzdan bahsedilmez. Bizde çok güçlü olduk sanmaya devam ederiz.

Çılgın projeler açıklanır, asrın projesi gibi başlıklarla duyurulur, ama bu projenin deprem riskini arttırdığından, nüfusu artık İstanbul'un hiç bir şekilde kaldıramayacağı boyuta ulaştıracağından, taraf olunan çeşitli uluslararası antlaşmalara aykırılığından kimse bahsetmez.

Yerli tankımızı uçağımızı yaptık denir , ama Güney Kore'nin ortak olduğundan bahsedilmez, en kritik parçaların çoğunun mühendisliğinin oradan geldiğinden de.

İşte böyle böyle kodlanır zihinler, insanlar yönlendirilir. Sonra da aksini iddia edenler vatan haini muamelesi görür. Yani araştırmak,okumak, sorgulamak suçtur aslında. TV'ler ne derse o kabul edilmelidir.

Sonra da dolar aşağı çekilemez, büyüme düzeyi Cumhuriyet ortalamasının dahi altına iner, işsizlik artar, paranın değeri kalmaz ama TV'ler hala bunlardan bahsetmediği için, asla dillendirilme bu hususlar.

Sonuç mu?  Sigara pahalı olduğu için sigara alamayıp tütün saranlar, benzin ve otomobiller pahalı olduğu için yapılan duble yolları hayatında görme fırsatı bulamayanlar,  maaş yetiremediği için düzgün beslenemeyenler, ısınma ihtiyacını bile gideremeyenler, kışlık giyecek almaya parası dahi kalmayanlar,  hükumetin en büyük destekçisi haline gelir.  Bu kişiler, asla hükumete laf söyletmez, öyle ki hayatlarını bu yolda feda etmeye dahi hazır olduklarını söyleyebilirler, zaten feda ettiklerinin farkında olmadan.