17 Ağustos 2014 Pazar

Toplumsal Gelişmişlik Farklılıkları 4

  Önceki yazımda Yeni Gine'nin tarımı ilk keşfeden halklardan biri olmasına rağmen neden bir medeniyet kuramadığına değinmiştik.Tarımın medeniyetin temeli olduğunu bir kez daha vurgulamış,bu tezin Yeni Gine'de hangi koşullardan dolayı vuku bulmadığını ve Tanrının gerçekten de coğrafya ve iklim konusunda bu adacığa hiç de cömert davranmadığını söylemiştik.Peki ya coğrafya ve iklim olarak birbirine yakın iki kıta olan Avrupa ve Asya'daki gelişmişlik farklılığını nasıl açıklamalıyız ?

  Bu toplumsal gelişmişliğin farklarını açıklarken araştırabileceğimiz 7-8 tane çok güzel araştırmacı var ve şuan ben Jared Diamond'un ''Tarım-Coğrafya'' tezinden devam ediyorum.Tek Tanrıyı farklı dinler aracılığıyla anlatıyormuş gibi bir his olsa da araştırmacıların görüşlerini tek potada eritmek istemediğimden böyle devam edeceğiz.Hangisi daha haklı hangisi daha eksik görmek açısından güzel..

Evet sorumuza geri dönmek gerekirse: ''Neden Avrupa ve Asya halkları benzer iklim ve coğrafik koşullarda hayatlarını sürdürürken biri diğerinin gerisinde kaldı ?'' İlk başta düşününce tarih kitaplarımızdan aklımızda kalan gereksiz bilgilerle bunu açıklamaya çalışabiliriz.Ancak gerçeği bulmak için daha çok araştırmalı ve daha çok şey okumalıyız,araştırmadan bildiğini düşünmek hiç bilmemekten çok daha kötüdür.Aslında tarım tezimizin büyük kısmını önceki yazılarımızda açıkladık.Tarımı ilk bulan halkların medeniyete nasıl kavuştuklarından ve bunun asla bir tesadüf olamayacağından bahsettik.''Peki niye Yeni Gine'de aynı medeniyet sağlanamadı?'' diyecek olanlara da coğrafya ve iklimin tetikleyici gücünü ve Yeni Gine'deki ufak detayların yarattığı büyük problemleri açıkladık.

  Tarım bir halka sadece o medeniyeti kurup devam ettirebilecek potansiyel zanaatkar,bilim adamı ve işçi sınıfını besleyebilmesini sağlar.Asya ve Avrupa halkları bu refaha kısmen erdikten sonra,kısmen diyorum çünkü açlık sorununa kesin çözüm 1800'lere kadar bulunamadı,asıl önemli olan şey artık kısmen aç kalmayan ve artık karnını doyurmaktan daha başka işlere yönelebilecek bu üretken topluluğun nasıl yönlendirildiği ve neler yapabildiği.Yerleşik hayata geçip toplumun sınıflandırılmasının önemi aslında burada ortaya çıkıyor,Yeni Gine'de yerleşik hayata geçememiş göçebe halk bütün gününü sagu ağacını eleyip yenebilecek hale getirerek harcarken yerleşik hayata geçmiş Asya ve Avrupa medeniyetlerinde sadece işçiler bu işle uğraşıyor,herkesin statüsü ve görevi farklı.

  Yukarıda asıl önemli olanın doyan bu üretici sınıfın nasıl yönlendirildiği,ne yaptığı yani 'bilimin hangi düzeyde geliştiği' olduğunu söyledim.Evet,eğer bu eşit koşullara sahip iki kıtanın neden eski dönemlerden beri farklı konumlarda olduğunu incelemek istiyorsak rotamız 'bilim' olmalı,kurulan medeniyetin bazı ihtiyaçları,bu ihtiyaçları karşılamak için de teknolojinin yol kat etmesine gereksinim vardır.Evet yeni kısır döngümüz 'İhtiyaç mı teknolojiden doğar,teknoloji mi ihtiyaçtan?'.


  3 Temmuz 1908'de Girit Adası'nda,Phaistos eski Minoa sarayında kazı yapan arkeologlar sol tarafta görmüş olduğunuz Phaistos Diski'ni buldular.İlk bakışta bir özelliği yokmuş gibi görünse de yakından bakılınca 241 gösterge ya da harf dikey çizgilerle düzgün biçimde öbeklere ayrılmış ve hiç boşluk kalmayacak şekilde sarmal şekilde düzenlenmişti.İşaretlerin sayısına bakılırsa(46) alfabeden çok hece yazımı olmalı ama hala şifresi çözülmüş değil.Bu disk keşfedildikten sonraki 89 yıl içinde bu tuhaf yazıyla yazılmış en küçük bir şey bulunmadı.M.Ö 1700 olarak hesaplanan tarihine bakılırsa dünyadaki ilk basılı belge olması gerekiyor.Yumuşak kilin üzerine 46 adet damgayla basılmış bu disk insanoğlunun ilk basım girişimiydi.Matbaacılıkta da aynı şekilde kesme damgalar kullanılmıştı ama kağıt üzerine ve mürekkeple,kil üzerine değil.Bu ilk basım girişiminden sonraki ilk adım Çin'de 2500,Avrupa'da 3100 yıl sonrasına kadar atılmadı.Peki neden bu ilk basım girişimi Girit'te veya eski Akdeniz'de yaygın olarak benimsenmedi ve mürekkep-baskı düşüncesini ekleyip matbaa makinesine geçmek binlerce yıl aldı ? Ayrıca neden dünya üzerindeki tüm buluşları Avustralya yerlileri ya da Amerikan yerlileri değil de Avrasyalılar yaptı ?

  Bazı görüşlere göre,toplumların bir kısmı tutucu,içe dönük ve değişikliğe düşmandır.Üçüncü dünya halklarına yardım etmeye çalışan ve cesaretleri kırılan bazı Avrupalıların görüşleri bu yönde.Sorun onların birey olarak ne durumda oldukları değil toplumun genel olarak ne durumda olduğudur.Torres Boğazı adalarında yaşayan insanlarla ticaret yapan,onların ok ile yay kullandığını gören Kuzeydoğu Avustralya yerlilerinin onlardan ok ile yayı almamasını başka nasıl açıklayabiliriz ? Ancak biz kıtalar arası gelişmişlik farklılığından bahsediyoruz,bir kıtadaki tüm toplumlar yeniliğe kapalı olabilir mi ? Farklı kıtalarda teknoloji neden farklı hızda gelişir ?

  Bu yazı daha çok soru odaklı oldu,gelecek yazımda bu soruların cevaplarını bulacağız icatların tarihçesine ve kıtasal teknoloji farklarının sebeplerine göz atacağız.

  Son söz olarak: '' Her tezin dayanak merkezi icatlar tarihidir.''