16 Mayıs 2014 Cuma

Soma Faciası ve unutulmaması gerekenler, mantıksal değerlendirmeler.

3 gündür neredeyse gülmeyi unuttuk. Belki millet olarak topluca üzülmenin ne demek olduğunu bir daha yaşadık. Bir yanda sabotaj diyenler, bir yanda başka rant peşindekiler, TV'lerde pişmiş kelle gibi sırıtan patronlar ile bu acı katmerlendi, öfkeyle yoğruldu, farkındalık karıştı içine.
Bu olaylar hakkında sağda solda o kadar mantıktan yoksun yorumlar ve iddialar gündeme getirildi ki yeri geldi nutkumuz tutuldu. Bende naçizane olarak bu mantık dışı savları ve olayların bize yansıtılan veya üzeri örtülmeye çalıştığı alenen belli olan taraflarını derlemek ve kendimce değerlendirmek istedim.

1) Ölü sayısı hakkında değerlendirmeler

Madende 757 kişi olduğu yetkili makamlarca defalarca söylendi, ölü sayısı 285, yine resmi rakamlardan gelen bilgilere göre yaralı kurtulan ve kaçmayı başaranlar ile içeride hala mahsur kalanları topladığınız zaman 285 işçi eksik çıkıyor. O zaman nerede bu işçiler? Hangi rakama dahil?
Bir diğer husus Soma'da ki aynı maden şirketinin 5.500 işçisi ve kazanın meydana geldiğiyle beraber 2 madeni var. Düz mantık 2 ye bölelim 2.750 kişi olsun, 2 vardiya çalışıldığından bahsediliyor ama hadi 3 vardiya kabul edelim eder 1250 kişi,  üstüne üstlük tam vardiya değişim saati olduğu söyleniyor yani içeride vardiyası başlayan işçilerin tamamı , biten işçilerin de bir kısmı var. Minimum 1250 kişi tek vardiyada olması gereken 2 vardiyanın da içeride olduğu bir saatte nasıl oluyor da 757 kişi var deniliyor? Yoksa devlet her zamanki gibi 2'ye 1 mantığını mı uyguluyor?

2) Bu olaya siyaset karıştırmayın diyenlere

Siyaset nedir arkadaşlar? Toplumu idare etmek, sorunları önlemek, çözüme kavuşturmak, dirlik esenlik içerisinde, sağlıklı refah içinde bir yaşam standardı oluşturmak , iç ve dış tehlikelere karşı toplumu koruyacak mekanizmalar oluşturmak için ortaya çıkmış bir olgudur. Siyasetin amacı bireydir, toplumdur.  Toplum için siyasetçiler vardır. Soma'da maden kazası oluyor, en az 400 kişi ölüyor, arkasında belki 1000 yetim bırakıyor, ama biz siyaseti karıştırmayacağız öyle mi?  Böyle bir olay yaşandıysa siyaset yerin dibine sokulmalı, sonuna kadar eleştirilmeli. Tüm idari organlara gerekenler söylenmeli, tüm yetkililer okkanın altına girmeli. Çünkü onlar bizim için varlar. Kusura bakmasınlar, siyaset yan gelip yatma yeri değildir. Toplumun düzeni bozuldu mu? Bozuldu. Bir sürü insan mağdur oldu mu? Oldu. İdare üzerine düşeni yapmış mı? Yapmamış. Demek ki siyaset düzgün işlemiş mi, amacına uygun hareket etmiş mi? Etmemiş.  İşte bu yüzden siyaset karıştırılır.
ANCAK... Bu olayı siyasi rant için kullananların da en ağır sözlerle eleştirilmesi gerekir. Bu olaydan CHP'ye, MHP'ye AKP'ye , HDP'ye vs. pay çıkartanlar, övme meselesi, oy fırsatı olarak görenler gerçekten aşağılık insanlardır. Türkiye'deki sorun zihniyet sorunudur, çünkü bu ülkede her zaman insan hayatı en ucuz şey olmuştur.

3) Siyaset karıştırdık tamam, hükümeti niye eleştiriyoruz, Erdoğan'ı niçin karıştırıyoruz diyenlere

TRT 'nin verdiği bilgidir, özel maden işletmelerinde devletin işlettiği madenlerden 2 kat daha fazla kaza meydana gelmektedir. Elbette devlet de bunu bilmektedir. Şimdi en başında soruyorum, bu ülkede bu özelleştirmeleri yapan kimdir? Hükümet. Yani 2 kat fazla kazanın olduğunu bile bile madenleri dahi özelleştiren kimdir? Hükümet. Maden sahibinin geçtiğimiz yıl maliyeti 6 katına indirdik diye medyada cazgır cazgır konuşmasına rağmen  mademlerimiz çok iyi durumda, son teknoloji, sığınakları da var, örnek gösterilecek yerlerdir diyenler kim? Hükümet.

En trajikomik olanı, CHP'nin 3 hafta önce getirdiği Soma'da ki madene yönelik incelenmesini isteyen önergeyi reddeden kim? Hükümet. Bu önergeye eften püften deyip insan hayatını hiçe sayan haysiyetsiz kim? Şamil Tayyar. Şamil Tayyar kim? AKP'li milletvekili. Hem de efektif bir milletvekili.

Gelelim Erdoğan'a. Mısırda'ki 1 genç kızın eylem meydanlarında öldürülmesini hiç de olağan bulmayıp göz yaşı döken kim? Erdoğan. 2014 yılında dünyanın en büyük 20 ekonomisinden birisi olmakla övünen Türkiye'de, bir maden patlamasında 400'den fazla kişinin ölmesine "olağan şeylerdir" diyen kim? Erdoğan.
1862 yılından, 1907 yılından batıdan örnekler verip bakın orada da oluyor diyen kim? Erdoğan.

Soma halkının haklı tepkisine, yuhlamalarına "ahlaksızlar, kendini bilmezler" diye alenen bağıran kim? Erdoğan. Kendisi yuhlayan ve hakkını arama cihetinden dahi yoksun bir vatandaşı sırf kendisini yuhladı diye yumruklayan kim? Erdoğan. "Sıkıysa yüzüme yuhla lan" diye baştan aşağı kibir kesilen kim? Erdoğan.
Vatandaşı 2 askerle yere yatırıp tekmeleyen sözde adama sahip çıkan kim? Erdoğan. En ufak üzüntü belirtisi göstermeden katılaşmış gözlerle, kalıplaşmış sözlerle TV'lerde boy gösteren kim? Erdoğan.

Ee? Ya kime tepki gösterecekti bu insanlar? Erdoğan şu anda eleştirildiğinin mislini hak etmiştir, kimse de kusura bakmasın.

4) Sabotaj iddialarına

Paralelciler, hatta ilgili önergeyi verdiği için CHP sabotaj iddialarına maruz kaldı.
Düşünün, ülkenizde sizin sorumlu olduğunuz çok büyük bir felaket yaşanmış, tavrınızı kimse beğenmemiş, hatta ana muhalefet partisinin 2 hafta önce bu konuyu önlemek için verdiği önergeyle iyice şamar oğlanına dönmüşsünüz. Ne yaparsınız? Yiğit Bulut'un, Yalçın Akdoğan'ın ve daha bilimum analitik düşünme özürlüsü insanla beraber yola çıktığınıza göre cevap basit. "Bunlar sabotajdır, bakın böyle bir ihtimal de var, biz masumuz" imajı yaratmaya çalışırsınız. Neymiş efendim CHP  verdiği soru önergesini hemen geri çekmiş. Yalan, neden mi? Hemen geri çekilmiş önerge hakkında Şamil Tayyar niçin konuştu?  Niçin eften püften buldu? Geri çekilen önergeden Tayyar'ın haberi bile olmazdı. Demek ki konuşuldu.
İddia edildiği gibi sosyal medyada 2 hafta önceden madenci resimleri vs. paylaşılmaya başlanmadı, aktif olarak kullanıcıyım, böyle bir duruma rastlamadım. Boşuna kendinizi inandırmayın, siz de rastlamadınız.
Neymiş madene izinsiz denetim yapacağım diye insanlar girip girip çıkıyormuş. Ya hu o madene nasıl herkes girsin ? Hadi girdi diyelim niye herkesi elektrik tesisatıyla muhatap etsinler? Giren çıkanın kim olduğu nasıl belli olmasın? Ayrıca madem sabotaj için trafo patladı, o zaman bu sabah maden müdürlerinin yaptığı yangının sebebi trafo değil açıklamasını nereye koyalım? Bu iddianın yalan olduğu apaçık ortadadır. Güneşi balçıkla sıvama girişiminden başka bir şey değildir. Aklı selim kimse de biraz düşündükten sonra bu sonuçlara kolaylıkla varacaktır.

5) Bazı üzücü detaylar

Abisi kesildiğimiz Arap ülkelerinden hiç birisi taziye mesajı dahi yayınlamazken politikacalarımızın umurunda olmayan ülkeler yas ilan ettiler. Azerbaycan yetkilisi gözyaşlarını tutamadı.
Şili'deki maden faciasında ; biz de olsaydı 3 günde tüm madencileri canlı bir şekilde çıkartırdık diyen bakanlar, bizde olan bu felakette cenazeleri bile 3 günde çıkartamadılar.

Madenlerde sığınma odaları yoktu. Kazadan önce örnek gösterilen madende sığınma odası olsaydı, o insanlar kurtulurdu. Nereden mi bu sonuca varıyorum? Şili'de ki maden kazası sırasında madenciler tam 69 gün içeride mahsur kaldı, ancak sığınma odaları olduğu için 69 gün  dayandılar, sağ salim çıktılar. Bizim ülkemizde ise ilk günün akşamında umutlar tükeniyor açıklamaları yapıldı. Eğer sığınma odaları olsaydı, umutlar tükenir miydi? Sığınma odalarının o maden için toplam maliyeti 5 milyon dolar, maden şirketinin İstanbul'da sattığı 3 dairenin fiyatı kadar yani. İşte insan hayatı bu kadar ucuz.
Maden sahibinin iktidar partisine yakınlığı, işçileri zorla mitinge götürmesi gibi detaylara girmeyeceğim zira kazayla direkt ilgisi yok. Ancak bu olaydan sonra hala tutuklanmamış olması çok üzücü bir detay.
Bir başka üzücü detay ise, soruşturma için atanan savcının AKP meclis üyesi olduğu iddiaları. Adalet mensupları böyle bir üyelikte bulunamaz. Ancak bu iddialar bakana sorulduğunda yalanlayamadı. Demek ki durum vahim, daha da vahim.
Hep birlikte işçi kardeşlerimize ağlıyoruz, dua ediyoruz. Her olayda olduğu gibi 2 hafta sonra unutulmamasını diliyorum. Elimizi bu sefer taşın altına koyalım. Belki bir sms ile yardım dahi olsa yapalım. En önemli noktalardan bir tanesi belki de, insana öldükten sonra değil, yaşamında kıymet verilmemesi, işçinin hor görülmesi, aşağılık bir davranıştır, hepsi ağabeyimizdir, kardeşimizdir, bizdir.