13 Şubat 2014 Perşembe

Orta sınıf kompleksi- Bende Yok ki !

Özel bir şirkette alım sorumlusuyum, evliyim, eşim de bir devlet okulunda rehberlik öğretmeni. Çok uyumlu bir çiftiz, tencere kapak derler ya o misal. Hafta da en az 3 akşam dışarıda yemek yeriz, 3 akşam da dışarıdan eve söyleriz, kalanı da eşimin ya da benim ailelerimizden bir tanesinde yiyerek aile ziyaretimizi de gerçekleştiriveririz.

Kiracıyız, evimize giren toplam para 4 bin Tl,  hayat pahalı, yetmiyor, yetiştiremiyoruz.  Her ay 500 lira yakıt, 500 lira fatura,1.500 araç kredisi, 1.000 lira ev kirası ödeyince, dışarıda yemekler de eklendiği zaman kredi kartına epeyce bir yığılma oluyor. Aslında   Krediyi 2 Bin Tl ödeyecek şekilde ayarlayıp Mercedes almak istiyordum ama ayağımı yorganıma göre uzatayım dedim, Audi aldım. Olsun, bu da işimi görüyor, hem gösterişli de.
Bakımlarını 12 taksite bölüyorum, her ay 100 lira , mis.

Öyle pahalı yerlere gitmeyiz pek yemeğe , iki kişi toplam 70 -80 liraya doyar kalkarız, nedir ki?  Sinemaya tiyatroya gitmeye pek vakit yok, eh vakit nakittir demişler ya , o hesap.

Yazları tatilsiz olmaz elbet, Çeşme veya Bodrum bizim için biçilmiş kaftan, 3-4 yıldızlı yerlere gidecek halimiz yok, karı koca iyi bir tatili hak ediyoruz sonuçta, nakit dert olmuyor, böldürüyoruz 12 taksite, her ay 200 , mis.

Günlük rutinimi de  bozmam genelde, her sabah evime en yakın caddenin üzerinde ki Starbucks'tan orta boy Coffee Americano içmeden kendime gelemiyorum,ardından McDonalds'ın kahvaltı menüsünü yemezsem olmaz, öğlene kadar aç mı durayım?

Gelgelelim genel çerçeve güzel olmakla beraber hayat o kadar da kolay değil dediğim gibi hayat aslında pahalı. Geçen gün annemlere misafirliğe gitmeden önce markete gidip ufak bir alış-veriş yaptım, patatesin kilosu 4 Tl, yuh! Ekmek olmuş 1 lira, eskiden sudan ucuz olan sebzeler  bile artık sudan ucuz değil, işin komik tarafı su da ucuz değil. 2 poşet dolusu ürün alarak çıktığım markete 42 lira bayıldım, içime oturdu ve bir sigara yaktım.


Şu sigaradan alınan vergi de direk soygun aslında. Neymiş efendim cari açık varmış da, kapanması gerekiyormuş da, çok tüketim yapılıyormuş da vergilendirme bu yüzdenmiş. Yahu ben mi yaptım cari açığı? Benim bir kişi olarak ne gibi bir katkım olabilir cari açığa?  Hadi bizim patrona dense bu durum neyse. Daha geçen yıl şirketin araç filosuna 40 tane Fiat -Tofaş yerli araç aldı, kaliteli Alman malı alalım dedim dinletemedim. Gitti Casper Via cep telefonu aldı şirkete, 120 adet, İphone alalım almışken dedim, kendi telefonumu gösterip anlattım ama dinletemedim, Casper iyiymiş,peh. Neyse.

Akşam yemekte annem gömleğimi çok beğendi , nereden aldığımı sordu, neyse, Tommy Hilfiger dedim, güzelmiş dedi, yahu beğenirsin tabi koskoca marka. Aslında insanlardaki şu marka takıntısını da anlamam mümkün değil, ben mesela girerim kendi sevdiğim birkaç mağazaya, hoşuma gideni alır çıkarım, markaymış oymuş buymuş asla bakmam, zengini daha zengin etmek gibi bir derdim yok, 4 yıl üniversite okudum, bir farkımız da olsun.

Kapı çaldı ve eşim geldi. Hava yağmurlu olduğundan taksiyle gelmiş, okuldan buraya 30 lira ödemiş, bu kadar pahalı olmamalı gerçekten. Bir taksiye 30 lira vermek . Yazık. Hoş geçen hafta sonu 340 lira verip aldığı babetlerine yağmurda bir şey olmasın diye bindiğini söyledi , ne yapalım , mecburiyetten demek ki, ölüm yok ya sonunda.

Akşamın sonunda evimize geçtik, bir şey fark ettim ki dışarıda daha rahatız, eve geldiğimizde soğuk bir ortam karşıladı bizi, kombiyi en düşük derece de çalıştırdığımızdan ve sadece salonun peteği açık olduğundan ısınmamış ev, olsun birazdan yatarız zaten.  Salonun lambası kapalı bir şekilde 1 saat Tv izledik, ardından yatmaya karar verdik, biraz daha uykum gelsin diye kitap okumak istedim ama kitaplığımdaki tüm kitapları okumuştum, uzun zamandır da kitap almamıştım. Gerçekten bu devirde okur olmak çok zor, bir kitap almaya kalksan en az 10-15 lira vereceksin, bu kadar pahalı olmamalı. Sahaflardan da alınmaz ki şimdi, milletin artıkları. Neyse dedim , biraz daha Tv izleyeyim.

Gece yarısına yakındı, Tv'de başbakan mitingi , onu destekleyen halk... Koyunlar diye iç geçirip sinirlendim. Nasıl bu kadar kör olabiliyorlardı?  Nasıl bu kadar bir 'düzen' partisine bağlanabiliyorlardı?
Kapitalizmin uşağı olmuşlardı, zavallıcıklar. Daha fazla sinirlenmemek için yattım.

Uyudum , uyudum, Pınar'la uyudum. Eşim, Pınar. Ben, Deniz.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder